ÜZÜLÜRÜM
Yanlılığının derinliklerine
beni çekme kadın.
Bilirim o yalnızlığın
içindeki yangını.
Gözlerinden akan yaşalar
kanlı…
Yüreğinin kuytularında, karanlıklarda
gül büyümez bilirim.
O kahredici yalnızlığın
peşinden sürüklenirken ömrün,
Nefretin kordan ateştir, akan
yaşların zehir!
Ondan mıdır ne?
Yaşamdan çok ölüme yakın
durursun?
Ama bil ki, o kör yalnızlığın
dipsiz bir kuyu…
Sessizliğin, dünyadaki umut
dağlarını yıkmaya yeterli.
Kahredici yalnızlığına beni de
ortak etme kadın.
Bilirim çaresizliğinin içinde,
yüreğin, alev alevdir.
Yüreğin öyle bir ateştir ki,
bir yangı yeri.
O ateşler gözlerindeki feri
söndürmeye yeterli.
Bilirim ellerin yaşamın son
demine tutunur.
Gözlerin uçurmuşların
kıyısında çaresiz seni anlatır.
Ezikliğini, çaresizliğini bilir
çok üzülürüm.
Ondan mıdır ne?
Her bir yeni bebek doğuşuyla,
yaşamdan ağır ağır uzaklaşırsın!
İçindeki nefret büyüdükçe,
isyan denizlerinde kaybolur
Ve yalnızlığın, çaresizce
yanaklarına süzülür.
Yolun son deminde durup ölüme
çağırma kadın.
Birkaç adım gerinden yürüyor
olsam da, hastalıklı bakmıyorum gözlerine.
Sen nerden bile bilirsin ki beni?
Sen, sevgi nehirlerinden hiç
akmadın ki.
Bir damla olsa da sevgi, deryalara
çevirmekle meşgulüm.
Yüreğimin derinliklerinde aşk,
şiir püfür püfür…
Karanlıklar içinde olsam da, sevgi
şallarına bürünür
Ve yaşam dolu nehirlerden
geçerim,
Senin karanlıklardan,
nefretinden korkmam hiç.
Kahredici yalnızlığını,
çaresizliğini, karını, kışını, fırtınanı al ve seninle götür.
Ama dur ağlama kadın.
Adına üzülürüm…
Hatice Elveren Peköz