@BİR EFSUNLU AŞK@ (SENARYO)
Kız, gözleriyle süzerek
sessizce gülümseyen delikanlıya edalı bir bakış saldı.
Sonra yerinden fırlayarak
sahil boyu yol alan bir otobüse atladı.
Ardından delikanlı soluk
soluğa koşarak geldi ve otobüsün en arka sıralarına geçip oturdu.
Yol boyunca dudaklarının tüm
kıvrımlarıyla bir denize bir kıza gülümsüyordu artık.
Deniz görünce delikanlıyla
kızı, köpük köpük dalgalanarak rüzgârla söyleşti.
Sonra denizle rüzgâr
söylenmemiş en güzel şiirleri, melodileri söyleyip kıza bir serenat çekti.
Rüzgâr dayanamayarak tüm
serinliğiyle gelip kızın saçları arasında dolaşmaya başlamıştı.
Deniz rüzgâra az sitem
ederek, kızın gözlerine erişmek için daha da mavileşti.
Kızın yüreği pır pır kelebek,
yüzü martı beyazıydı.
Delikanlı, deniz ve rüzgâr
ona gülümsedikçe gözleri daha da mavileşti.
Kız, deniz, rüzgâr ve
delikanlı arasında tercih yapmaya zorlanmıştı.
Rüzgârlı saçlarını sevgiyle
toplayarak bir delikanlıya bir denize baktı.
O an deniz dalgaları
köpüklenerek eğildi, büküldü coştukça coştu.
Rüzgâr fırtına öncesi bir
sessizlikle gelip kızın ellerine sarılmıştı.
Kız kararsız rüzgâr, deniz ve
delikanlı arasında yüreği gidip gidip geldi.
Onun ruhunu baştan sona
kuşatan bu esaretten mutlu, gözleri efsunlu efsunlu buğulanmıştı.
Delikanlı, her şeyden
habersiz uzaktan uzağa gülümseyerek yüreğini kıza çoktan kaptırmıştı.
Kız bir zaman sonra bu
oyundan sıkılarak kendini yalnız hissetti.
Ev bark, iş, aş bebek, her
şey vardı. Yaşam uzun soluklu bir yürüyüştü.
Düşündü, ona mavi mavi
gülümseyen gözlerdeki o efsunlu aşk gerçek mi? diye düşündü.
Yolcuların gözleri önünden
uçuşup giden o kelebeğin saçları arasında kimin elleri dolaşacaktı belli
değildi?
Deniz mi, rüzgâr mı,
delikanlı mı yanılmıştı?
Onlar bir efsunlu aşka
kanarken hangi aşk yalansız, yalın ve daha gerçekti?
Herkes soran gözlerle bakarken
son durağa gelinmişti.
Hatice Elveren Peköz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder